Doğal İktisat – Robert H. Frank | Tuğba Ünver - Ekonomizm

24.04.2014

Doğal İktisat – Robert H. Frank | Tuğba Ünver

Doğal İktisat: Neden İktisat Neredeyse Her Şeyi Açıklar
Giriş
İktisatçı yazarımız kitabında öğrencilerinden istediği sorulara yer vermiştir. Bu soruların ilki; “Araba bankamatiklerinin tuş takımı düğmesi üzerinde neden görme engelliler için kabartma yazılar vardır, oysa ki sürücülerin hiçbiri kör değildir? ”  Bu soru yazarımızın öğrencisi Bill Tjoa’ ya aittir. Herkesin merak ettiği soruya Bill Tjoa’ nın cevabı şöyledir: “ Bankamatik üreticileri normal makinelerin tuş takımı düğmelerinde görme engelliler için kabartma yazı kullanmak zorunda olduklarından bütün makinelerin aynı şekilde yapılması daha ucuza gelir. Bunun alternatifi, iki ayrı tuş takımı stoku tutmayı ve her makinenin doğru yere gittiğinden emin olmayı gerektirecektir. Eğer kabartma yazılar gözleri gören kullanıcılar için sorun olsaydı, ilave masraf yapılmasının bir gerekçesi olabilirdi. Ancak kabartma yazılar onlar için sorun yaratmaz.”
Robert H. Frank; Bill Tjoa’ nın bankamatiklerle ilgili sorusunda olduğu gibi en iyi sorular içerisinde paradoks taşıdığı söyler. Örneğin, yazarımızın şimdiye kadar ki en beğendiği sorusunu 1997’de Jennifer Dulski hazırlamıştır. “ Neden gelinler bir daha giymeyecekleri gelinlik için birkaç bin sterlin gibi büyük bir para harcarken, damatlar gelecekte bir çok kez ihtiyaç duyabilecekleri bir takım elbiseyi satın almayıp çoğunlukla ucuz bir takım elbiseyi kiralamayı tercih ederler? ”
Dulski’ ye göre, çoğu gelin düğün gününde bir nevi moda gösterisi yapmayı arzulaması yüzünden kiralama şirketinin farklı farklı gelinliklerden oluşan büyük bir stok tutması gerektiğini ileri sürüyordu. Bu nedenle her gelinlik ancak nadiren, dört ya da beş yılda bir kiralanacaktır. Bu durumda satın almak daha ucuza geldiği için kimse kiralamak istemeyecektir. ( Bu soru şahsıma sorulmuş olsaydı tamamen bilimsellikten uzak duygularımla cevap verirdim, umarım Bayan Dulski gibi cevaplayacağım günler de gelir.) Bunun aksine damatlar standart bir tarz ile yetinmeye razı oldukları için kiralama şirketi stoklarında her bedenden iki ya da üç takım elbise bulundurarak bu piyasaya hizmet sağlayabilecektir. Böylece her takım yılda bir çok defa kiralanabileceği için kiralama ücreti takımın satın alma fiyatına göre çok daha düşük bir rakam olacaktır.
Kitabımız yazarımızın başından geçirdiği küçük bir hadiseye değinmiştir; “ Yazarımıza katıldığı bir sosyal etkinlikte, ne iş yaptığı sorulur. Cevap olarak iktisatçı olduğu söylendiğinde, karşı tarafın yüzündeki hayal kırıklığı ifadesi yazarımızın dikkatini çekmeye başlar. Daha sonra Arno’nun karikatürü yayınlanıyor. Karikatürün içinde iki bayan ve bir bay arasında geçmektedir. Hanımefendi, beyefendi Thorndecker’i diğer hanım efendi ile tanıştırırken aynen şu cümleyi kullanır: “ Seni Mary Thordecker ile tanıştırmak istiyorum, kendisi iktisatçı ama son derece hoş birisidir.” Günümüzde buna benzer hadiseler yaşanmaktadır. Bana ve okuduğumuz diğer öğrenci arkadaşlarıma okuduğumuz bölümü sorduklarında yüzlerinde ki “ Okul bitince iş bulamazsın ki. ” ifadesi ile karşılaşıyoruz.
Yazarımıza göre iktisat dersi alan bir çok öğrenci fazla bir şey öğrenmiyor. Temel iktisat bilgilerini ölçmek için bu öğrencilere ders almalarından altı ay sonra testler uygulandığında, performansları giriş dersi almamış öğrencilerden o kadarda iyi olmuyor ve yazarımız bu durumu skandal olarak görüyor.

Maliyet- Fayda İlkesi
Maliyet- Fayda ilkesi bütün iktisadi fikirlerin anasıdır. Bu ilke, bir eylemin ancak ve ancak o eylemden elde edilecek ilave fayda, ilave maliyetten daha fazlaysa yapılması gerektiği ifade eder. Yazarımız maliyet fayda ilkesini örneklerle açıklamıştır;
Örnek: Yakınınızda kampüs mağazasında 10 sterline bir çalar saat almayı düşünürken, arkadaşınız aynı çalar saatin diğer şehirde 5 sterline olduğunu söylüyor. Hangi saati alırsınız? İki durumda da çalar saat garanti süresinde bozulursa tamir edilmesi için imalatçıya göndermeniz gerekecektir.
Yazarımız kitaptaki soruları seçerken, ilginç bulmasının yanı sıra temel iktisadın en önemli ilkeleriyle ilgili olup olmadıklarını da göz önüne almıştır.

1.Dikdörtgen Süt Kutuları ve Yuvarlak Meşrubat Kutuları: Ürün Tasarımının İktisadı
Yazarımız, ürüne eklenecek yeni bir özelliğin tüketiciler arasında o ürünün faydasını, yol açtığı ilave maliyetten daha fazla artırıyorsa, üreticilerin bu özelliği genellikle kullanmak isteyeceklerini söylüyor. Yani ürün tasarım özelliklerini maliyet-fayda ilkesi belirler. Yani bu ilke, bir eylememin sadece sağlayacağı fayda maliyetinden daha fazlaysa gerçekleştirilmesi gerektiğini söyler.
Buzdolabının lambası varken buzluk kısmında neden lamba olmaz?
Bu soruyu yine maliyet fayda ilkesi cevaplayacaktır. Yazarımız, kapak açılınca otomatik olarak yanacak bir lamba eklemenin maliyeti buzdolabının iki kısmı içinde aynı olduğunu belirtiyor. Bu sabit maliyettir. Faydası ise lamba olması aranan şeyin daha iyi bulunmasını sağlar. İnsanların işlerinin daha çok buzdolabında olması sebebi ile oradaki lambaların faydası daha çoktur. Yani bölümlere lamba takılmasının maliyeti aynıyken faydaları farklıdır.
24 saat açık olan bankların kapılarında neden kilit vardır?
Dünya halinde öyle durumlar olur ki, 24 saat açık olan dükkanlar bile kapatılır. Kitaptaki örneğe göre 2007 yazında İngiltere’de yaşanan sel baskınlarının ardından kasabada yaşayanların şehirden çıkarılması gerekiyordu. Hal böyle olunca kimsenin olmadığı, kilitli olmayan bakkal yağmacılar için kolay bir av olurdu.
Neden süt dikdörtgen kutularda satılırken, meşrubatlar yuvarlak olanlarda satılır?
Bildiğiniz üzere meşrubatların çoğunun kutusu yuvarlaktır. Süt kutuları ise sadece dikdörtgendir. Bu sorunun ilk cevabı dikdörtgen kutuların yer tasarrufu sağlamasıdır. O zaman akıllara meşrubat kutularının neden yuvarlak olduğu sorusu gelecektir. Şöyle ki: “ Yuvarlak şişe basınca daha elverişlidir. Ayrıca sütü illa ki bir kaba boşaltır öyle içeriz ama meşrubatı kutusunda direk içebiliriz. Eğer dikdörtgen olsaydı elimizde kavrayamayacaktık. Yuvarlak olması tutmamızı kolaylaştırmıştır.
Benzin deposu kapakları neden bazı arabalarda şoför tarafında bazılarında ise yolcu tarafında bulunur?
Eğer benzin deposu kapakları aynı tarafa koyulsaydı, istasyonlarda inanılmaz kuyrukların olmasına sebep olurdu.
Neden düğmeler kadın giysilerinde sol tarafta, erkek giysilerinde sağ tarafta bulunur?
Eski zamanlarda kadınları hizmetçileri giydiriyordu. Bu sebeple hizmetçilere kolaylık olduğu için düğmeler sol taraftaydı, erkekler ise hizmetçiler tarafından giydirilmiyordu bunun için düğmeler sağ taraftaydı. Ayrıca erkekler kılıç kuşandıkları için sağ elleriyle kılıç tutup sol elleriyle düğmeleri kolayca bağlamak için düğmeler sağ taraftaydı.

2.Ücretsiz Fıstıklar Ve Pahalı Piller: Arz ve Talep İş Başında
Bu bölümde yazarımızın verdiği örnek şöyledir; “ Sığır büyüme hormonunu ilk kullanmaya başlayan Amerikalı süt ürünleri üreticileri kısa dönemde beklenmedik karlar elde etmişlerdir. Yani arzı sadece Amerikalı süt ürünleri kullanıldığını için artmıştır. Daha sonra bu yaygınlaşmaya başlayınca kar oranları düşmüştür.”
Tek fiyat kanunu, en güçlü biçimde tam rekabetçi piyasalarda satılan mal ve hizmetler için geçerlidir.  Yani standart ürünlerin satılmasıdır. Bu konuda önemli örnek altın piyasasıdır. Altın son derece standart bir üründür.
Arbitraj tek fiyat kanununu zorunlu kılar. İktisatçının arz-talep modeli hangi ürünlerin ne kadar miktarda ve kaç paraya üretileceğini belirleyen kuvvetlerle ilgilidir.
Belli bir ürünün talebi, insanların o ürün için ne kadar ödemeye razı oldukları ölçüdür. Belli bir ürünün arzı da üreticilerin o ürünü hangi şartlarda satışa sunmak istediklerini gösteren bir ölçüdür. Kısa dönemde üretilen birim sayısı arttıkça marjinal maliyet yükselme eğilimine girer. Tüketicilerin piyasada geçerli olan fiyattan almak istedikleri miktarda eşit olduğunda, o ürün piyasanın dengede olduğunu söyler. Bu denge fiyatına “Piyasası temizleyen fiyat.” denir.
Neden pek çok barda su parayla satılırken, fıstıklar bedavadır?
Fıstığın üretilmesi sudan daha maliyetli, peki o halde fıstık neden bedava su neden ücretlidir? Bu paradoksu algılamak için alkollü içecek ile bağlantısına bakmamız gerekmektedir. Fıstığı alkolün tamamlayıcı malı olarak düşünebiliriz. Ne kadar fıstık tüketirsek o kadar alkol ihtiyacı artıyor bu yüzden bar sahibi karını düşünerek, fıstık maliyetine razı olur. Su ilişkisine bakarsak o da alkolün ikame malı diyebiliriz. Ne kadar su tüketirsek alkol ihtiyacı o kadar azalır.
Pek çok bilgisayar imalatçısı, sattıkları bilgisayarla birlikte piyasa değeri bilgisayarın fiyatını geçen yazılımları neden ücretsiz veriyor?
Belli bir yazılım programına sahip kullanmanın faydası, aynı programı kullanan insanların sayısına göre artar. Bu durum program üreticilerine büyük avantaj sağlar.
İnsanlar emekli olduklarında ve çocukları evden ayrıldığında neden daha geniş evler satın alırlar?
Bu soruyla aklımıza torunlar acaba büyük ev mi seviyor, sorusu gelmektedir? Günümüzde emeklilere sağlanan imkanlar geliştiği ve iyileştiğini görüyoruz. Aklımıza hemen torunların, çocukların daha rahat etmesi geliyor. Doğrudur, büyük ebeveynler ziyaretçi sayısını artırmak için böyle bir yola başvurmuştur. Ülkemizde de bu durum böyledir. Ya evler zaten imkanların el verdiği kadar geniştir ya da sonradan şartlar olgun hale geldiğinde genişletilir.
Şarm el Şeyh’ de otel fiyatları neden doluluk oranlarının en yüksek olduğu zamandan daha düşüktür?
Oda fiyatları sadece doluluk oranlarına değil müşterilerin ödemek istedikleri veya ödeyebilecekleri miktara da bağlıdır. Kış aylarında Şarm el Şeyh’e daha az insan ziyarete gelir. Bunlarda genellikle gelir düzeyi yüksek insanlardır. Kışın sert geçmediği Mısır’dan ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerinden gelen turistler, okulların tatil olduğu yaz aylarını tercih ederler. Bu ziyaretçiler genellikle kışın gelenlerden daha düşük gelir seviyesine sahip oldukları için oteller kışın talep ettikleri kadar yüksek ücret isteyemezler.
Çoğu kuru temizlemeci neden kadın gömlekleri için erkek gömleklerinden daha fazla ücret alır?
Günlük yaşamımızda karşılaştığımız üzere; kadınların pahalı ürünlere erkeklerden daha fazla para harcadığına şahit olmuşuzdur. Ancak kuru temizleme hizmetleri bu kategoriye girmez. Kuru temizleme çalışanları çoğunlukla kadın ve erkek giysileri için farklı fiyatlar tespit ederler ve müşteriler fiyat konusunda pazarlık etmeye hiç kalkışmazlar.
Esas mesele ise kadın gömleklerinin ütülenmesi erkek gömleklerinin ütülenmesinden daha külfetli ve maliyetlidir. Bu yüzdendir ki kadın gömlekleri için neden daha fazla ücret aldıkları sorusuna verilebilecek en akla yatkın cevap; ütüleme işleminin ortalama olarak daha maliyetli olmasıdır.
Neden 1990’ların başlarında Washington’un banliyölerinde golf egzersiz alanları birden bire mantar gibi çoğaldı?
Ticaret birlikleri ile lobicilerin ABD’nin başkenti civarındaki gayrimenkulleri toplama çabaları yüzünden Washington’da arsa fiyatları yüksektir. Bu piyasada imarlı bir arsanın satın alma masrafını karşılamak için müteahhitler yüksek fiyattan kira almak zorundadırlar. Bu nedenledir ki çok katlı ofis binaları ve apartmanlar yaygın bir şekilde inşa edilmiştir. Hal böyleyken o dönemde müteahhitler çok sayıda golf egzersiz alanları inşa etmeye başlamışlardır. Hızlı konut artışı, kira ve konut ücretlerinin düşmesi bu alana doğru bir girişime sebep olmuştur. Kaynağın en dolu biçimde kullanılması her zaman karlı bir iş değildir bazı durumlarda fırsatlara göre hareket etmek gerekir.
Neden bazı ülkelerde kahverengi kabuklu yumurtalar beyaz kabuklu olanlardan daha pahalıdır?
Tüketiciler kahverengi yumurtanın görüntüsü için ona daha fazla para verirler. Ancak bu yeterli bir açıklama değildir. Akla hemen kahverengi yumurta satarak daha fazla kar elde edeceklerse neden beyaz yumurta satıyorlar sorusu gelecektir.
Soruya iktisadi olarak yaklaşırsak kahverengi yumurta üretmenin maliyetinin daha fazla olduğunu anlayacağız. Bundan da anlaşılacağı gibi yumurtanın rengi tavuğun cinsine bağlıdır. Kahverengi olanlar genelde beyaz olanlardan daha büyüktür. Bir tavuğun günlük kalori gereksinimi kilosuna bağlı olduğu için kahverengi yumurtaların üretilmesi daha maliyetlidir.
Fotoğraf dükkanları fotoğrafların ikinci kopyası için neden ücret almazlar?
Filmlerin çoğu artık otomatik olarak tab edilmektedir. Dükkan çalışanının tek yapması gereken negatif film rulosunu makinaya aktarmaktır, gerisini zaten makine yapmaktadır. Tıpkı çamaşırları çamaşır makinesine koymak gibidir. Fotoğrafların ikinci bir kopyasını çıkarmak bir düğmeye basmak yeterli olacaktır. Bunun dışında ekstra bir maliyet ya da çaba harcanması gerekmez. Ama baskı için kullanılacak kağıt ve mürekkep için çok cüzi miktarda maliyet artışı olacaktır.
Fotoğrafın ikinci kopyasından para almayan dükkanlar maliyetteki cüzi artış karşılığında kıymetli bir hizmet sunarlar. Bunu yapmamaları halinde kaçınılmaz son olan durum meydana gelir yani müşteriler rakip dükkanlara geçecektir. Bunun maliyeti kağıt ve mürekkebin maliyetinden daha fazladır.
Popüler filmlerin sinema bilet fiyatları daha yüksek olurken neden kitap ve CD’ler için bunun tam tersi bir durum söz konusudur?
Bir sinemanın belli bir zamanda gösterime giren tüm firmalar için bilet fiyatları aynı olsa da sinema sahipleri popüler filmler için indirim yapmayı istemezler.
Tabi ki kitap, CD ve filmler çok önemli eserlerdir. Rakip satıcılar bu ürünler için tam ikame edilebilirler ürünler sunamadıkları için bu piyasa tam rekabetçi değildir. Filmlerin fiyatlarının, CD ve kitap fiyatlarından daha yüksek olma sebebini maliyet koşullarına bakarak anlayabiliriz. Sinemada fiyatlar koltuk sayısına bakarak hesaplanır. Sinema salon kontenjanı dolduğunda hangi fiyattan olursa olsun gelecek müşteriye hizmet sunmak mümkün değildir. Bunun aksine satıcı CD ve kitaplarda indirim yaparsa müşteri bunu geri çevirmek istemez. Bunları indirimli satmak, satmayıp stok raflarında tutmaktan daha az maliyetlidir.

3.Aynı Ölçüde Becerikli Olan İşçiler Neden Çoğunlukla Farklı Maaşlar Alırlar ve Çalışma Hayatının Diğer Muammaları
İş gücü piyasası çoğumuzun hayatı boyunca iştirak edemediği en önemli piyasadır. Bu bölümün ilk örneği rekabetçi iş gücü piyasalarının temel ilkesini aydınlatıyor: İşçilere, işverenlerinin kar hanesine yaptıkları katkıyla kabaca orantılı olacak şekilde ücret ödenir.
Neden kadın mankenler erkek mankenlerden çok daha fazla kazanırlar?
Bu soruya bir yanıtımızın olabilmesi için moda mankenlerinin kendilerine iş veren giysi üreticileri için ne yaptıklarını sormalıyız. Bildiğimiz üzere çoğu giysi çekici insanların üzerinde daha hoş görüneceği için üreticiler giysilerin tanıtımı için en yakışıklı ve en güzel mankenleri kullanacaktır ve kullanmak isteyecektir.
Günümüzde kadın modası erkek modasından daha kazançlıdır. Hal böyle olunca da kadın mankenler erkek mankenlerden daha fazla ücret alıyorlar. Manken denildiğinde aklımıza kadının gelmesi belki de bu yüzdendir.
Neden zaten çok kazanan kişilerin maaşları diğerlerinden çok daha hızlı artmıştır?
En önemli etken; en yetenekli bireylerin gücünü artıran teknolojik değişikliklerin hız kazanmasıdır.
İktisatçı meslektaşlarımın tazmin edici ücret farklılıkları teorisi yaklaşımı Adam Smith tarafından Milletlerin Zenginliği kitabında ortaya çıkmıştır. Bu teori aynen şöyledir: “ Aynı yörede ki iş gücünün ve stokun farklı şekillerde istihdam edilmesinin yol açtığı bütün avantajlar ve dezavantajlar ya tamamen eşit olacaktır ya da sürekli olarak eşitliğe doğru meyledecektir. Eğer aynı yörede ki bir iş diğerlerinden az da olsa avantajlıysa bir yandan bir sürü insan buraya doluşurken, öte yandan da bir çokları diğer işlerden kaçacaklardır; yani, söz konusu işin avantajları çok geçmeden diğer işlerin ki ile aynı düzeye gelecektir. Avantajlı bir iş aramak veya dezavantajlı bir işten kaçınmak her insanın çıkarına olur.”
Büyük iktisatçı Adam Smith’in teorisi, ilgili diğer tüm elementler aynıyken riski çok olan, çabası daha çok olan, çirkin veya güzel kokmayan bir yerde bulunan işlerde neden ücretlerin daha yüksek olacağını açıklar.
Lüks restoranlarda neden garsonlar aşçı yardımcılarından daha fazla ücret alırlar?
Tuhaftır ki, bir hayli beceri gerektiren iş, diğerleri ile kıyasladığımızda daha az ücret alır. Çünkü bu işler daha cazip işlerde çalışabilmek için geçilmesi gereken seviyedirler. Aşçı yardımcısının konumu bu kategoriye uygun düşmektedir. Zira aşçılık beceri gerektiren bir iştir. Ama garsonlukta böyle bir şeyden bahsedemeyiz. Aşçı yardımcıları daha fazla ücret almak için bulundukları konumda garsonlardan daha az ücret almaya razı olurlar. Bilirler ki bu basamağı geçtiklerinde daha dolgun bir maaş alacaklardır. Aşçı yardımcıları konumlarında bilgi ve tecrübe kazanırlar.
Bunun aksine bir garsonun seviyesi sınırlıdır. Garsonlar bir sonraki seviyelerinde zaten almış oldukları ücretlerden daha fazla alamazlar. Bu yüzdendir ki “ Başarımı geçmişte garsonluk yaparak kazandım.”  nidalarını hiç duymamışızdır.
Büyük tütün şirketlerinin başkanları neden nikotinin bağımlılık yaratmadığına yeminli tanıklık etmeye razı olurlar?
Kamuoyu önünde küçük düşmek, Adam Smith’in “ Tazmin edici ücret farklılıkları” teorisine göre kesinlikle çalışmanın istenmeyen koşullarından biri olarak görülecektir.
Bir firma içindeki bir çalışma grubunda yer alan işçiler arasında üretkenliği düşük olanlara genellikle ürettikleri değerden daha fazla para ödenirken, üretkenliği yüksek olanlara neden daha az para ödenir?
Rekabetçi işgücü piyasası teorisine göre işçilere, işverenleri için ürettikleri değere göre ücret ödenmelidir. Ücretlerde gözlemlenen bu eğilimin neden kalıcı olabileceğine dair olası bir açıklamada, çoğu işçinin kendi çalışma gruplarında alt kademelerde olmak yerine üst kademelerde olmayı tercih edeceği varsayımından hareket edilir.
İşgücü piyasası ile yazar kasalar arasında ortak birçok özellik vardır. Örnek vermek gerekirse işverenlerin kahve molası vermelerinde endişelenmeleri gerekmez.
Bazı hizmetler için bahşiş bırakırken, bazıları için neden bırakmayız?
Dışarıda yemek yerken hizmetinden memnun kaldığımız garsona paramızın belli bir kısmını vermek gerekir pozisyonuna gelmiştir. Ama söz konusu bir devlet memuru olduğunda onun yaptığı iş karşısında bir bahşiş beklentisi yoktur.
Garsonlara bahşiş verilmesi onların işlerinde ki verimliliği artıracaktır. Dolayısıyla işverenler garsonların daha iyi hizmet vermesi durumunda onlara daha fazla ücret vermeye razıdırlar ki kötü hizmet karşılığında kaybedilen müşterinin maliyeti daha fazladır.  Aynı şekilde garsonlarda daha fazla ücret alabilmek için daha iyi hizmet gösterirler.
Zamanla bir işçinin ücreti neden üretkenliğindeki artıştan genellikle daha hızlı artar?
Ücretlerde görülen bu eğilimin açıklaması, işçileri hileye başvurmaktan ve işten kaçmaktan alıkoyan bir etmen işlevi gösterir.
Neden bazen işverenler kiralamak istedikleri vasıfta ve miktarda işgücünü bulabilmek için gerekenden daha yüksek ücretler teklif ederler?
Rekabetçi işgücü piyasasına göre işverenler arzu ettikleri verimi gösterebilmek için gerektiği kadar teklif etmelidirler.
Böyle yüksek ücretle çalışan işçi ile firma arasındaki bağlar kuvvetlenecektir. Ayrıca işçi aldığı ücretin hakkını vermeye çalışacaktır. Tam rekabetçi piyasada istenen miktarda ücretle çalışacak iş bulmak zor değildir. Ancak yüksek ücretli işler kolay bulunmazlar. Dolayısıyla yüksek ücretten işe giren işçiler işlerini kaybetmemek için işine dört elle sarılacaktır.
Neden bağımsız müzisyenler, özellikle de en yetenekli olanları müzik paylaşım programlarını desteklerken, star olmuş sanatçılar bu programlara karşı çıkıyorlar?
Starlar gelirlerinin büyük bir kısmını CD’lerle kazanmaktadırlar. Bu CD’leri insanlar para ile değil de internet programlarından elde ederlerse hem emek hırsızı olurlar hem de starların gelir kaynaklarını tıkamış olurlar. Ama çok da ünlü olmayan, en azından starlar kadar ünlü olmayan müzisyenler internet programları sayesinde kalabalık bir kitleye hitap ettikleri için ağızdan ağıza dolaşarak ünlenirler. Ülkemizde de bu durumun birçok örneğini görebiliriz; Öykü ve Berk kardeşler gibi.
Taksi şoförleri yağmurlu günlerde neden erken paydos ederler?
Çoğu taksi şoförünün günlük gelir hedefleri olmaktadır. Yani taksi şoförleri hedefledikleri gelire ulaştıklarında çalışmayı bırakırlar.  Havaların güzel olduğu zamanlarda insanlar taşıma araçları yerine yürümeyi tercih ederler. Hal böyle olunca taksi şoförleri hedefledikleri kazanca geç ulaşırlar. Ama yağmurlu günlerde taksinin talebi çok olunca hedefe kolay ulaşılabiliyor. Taksi şoförleri de daha çok para kazanmamın fırsat maliyeti olan boş zamanı tercih ediyorlar. Eğer bir taksici olaydım bu fırsatı değerlendirip daha fazla kazanç elde etmeye çalışırdım. Düşüncem şudur ki; zaten ülkemizde bir çok taksici bunu yapıyordur.
Patlayan bir lastiği değiştirmek için tamirciye gitmek neden yaygınlaşmıştır?
Doğal iktisatçı bu soruyu cevaplarken her zaman olduğu gibi fayda-maliyet teorisini kullanacaktır. Günümüzde patlak bir lastiği değiştirmeyi bilmenin sağladığı fayda eskiyle kıyaslarsak azaldığını göreceğiz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte lastik değiştirmek beceri gerektirmeyecek bir hal almıştır ve iletişimin gelişmesiyle de yardım çağırmak kolaylaşmıştır.

4.Neden Bazı Alıcılar Diğerlerinden Daha Fazla Öder? İndirimli Fiyatlandırmanın İktisadı
Öncelikle tek fiyat kanununu açıklayalım; tek fiyat kanunu malın yalnızca tek bir fiyattan işlem görmesidir. Bu kanun yalnızca tam rekabet piyasalarında yani çok sayıda satıcının oldukça standartlaşmış ürünler sattıkları piyasalarda geçerli olur.
Bunun aksi birçok durum vardır. Örneğin; tek fiyat kanunu film gösterimleri piyasasında geçerli olmadığı için sinema biletlerinin aynı fiyattan satılmaması olağan üstü bir durum değildir.
Otellerde mini-barların fiyatları neden bu kadar yüksek?
Olaya oteller tarafından baktığımızda bu malların satışı, fiyat konusunda duyarlı olan alıcılara indirimler sağlamanın dolaylı bir yolu olduğu için mini-bar fiyatlarının bu kadar yüksek olduğu akla yatan bir açıklamadır.
Bilindiği gibi otelcilik yoğun rekabet yaşanan bir sektördür bunun için yüksek kar marjı ile çalışmazlar. Otel yöneticisi geliri fazla olan müşterilerinden yani fazla ödemeyi reddetmeyecek müşterilerinden daha fazla ücret almanın yollarını bulmalıdır. Eğer bunu yapabilirse düşük gelirli olanlardan daha az ücret almalıdır ki tüm kesime hitap edebilsin. Otel yöneticileri düşük geliri olan kitlenin mini-bardan ürün almayacağını bildikleri gibi yüksek kesimden olan müşterilerin bundan çekinmeyeceğinin de farkındandırlar.
İndirimli Fiyatların Sağladığı Etkinlik Kazanımları.
Şimdi final sınavında yerleri boya göre belirlediğimizi hayal edelim. Sıra başında en uzun boylular olacak şekilde sıralayalım. Sonra sınıfa her dakika bir öğrenci alalım, sınıf yavaş yavaş dolarken sınıfa gelen her öğrenci ile ortalama boy nasıl değişecektir?
Sıranın başında en uzun öğrenciler olduğu için ve boy giderek azaldığı için ortalama boyda giderek azalacaktır. Piyasada ki fiyatlandırma içinde hemen hemen aynı şey söz konusudur. Üretim sürecinde marjinal maliyet, toplam maliyetin üretilen birim sayısına bölünmesiyle söylenen üretim süreçlerinin belirgin özelliğidir.
Beyaz eşya satıcıları neden çekiçle vurarak fırın ve buzdolaplarının bazı yerlerine hasar verirler?
İndirim programının amacı; herhangi bir malı kendi fiyatıyla almayan müşteri olursa daha cazip bir fiyata yaklaştırmaktır. Satıcı sağlam bir ürünü indirimli fiyata satmak istemez, zararını göze alamaz. Bu yüzden aynı King kanununa benzer bir şekilde satıcı malına hasar verir. Alıcının bundan yararlanması için üç engeli aşması gerekir;
  • Satışın ne zaman yapılacağını öğrenme zahmetine katlanma.( Günümüzde artık bu bir zahmet değildir. Her alışverişte sonra telefon numaralarımızı indirimli günleri bildirmek için alırlar.)
  • Satış gününde mağazaya gitmek için zaman ayırma. Bunun için boş zamanımızın olması gerekir.
  • Belki de en önemlisi çizik görülse de görülmese de hasarlı bir ürünle yaşamaya kendisini alıştırma.
Maddi durumları iyi olan müşteriler bu engelleri doğal olarak aşmak istemeyeceklerdir ama durumu olmayanlar için bu engelleri aşmak zor olmasa gerek.
Apple aynı konfigürasyona sahip siyah renkli dizüstü bilgisayarlarını neden beyaz olanlardan 120 sterlin daha pahalıya satıyor?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki siyah bilgisayarlar daha maliyetli üretiliyorlar. Ayrıca siyah modelin yeni olması pek çok alıcının bu modeli tercih etmesine sebep olmuştur. Bu bilgisayarın kullanımı külfetlidir. Çabuk kirlenir ve kiri çok belli eder. Bu nedenle siyah olanlara daha yüksek fiyat koymasının aslında en önemli nedeni fiyat farkına rağmen alıcıların siyah bilgisayarlardan vazgeçmemesidir. Yani alıcıların siyah bilgisayara talep esnekliği birden küçük, haliyle katıdır.
Neden sezonluk bilet alırsanız konserler daha ucuza gelir?
Bilet fiyatlandırma biçimi sayesinde ekstra her konserin sabit maliyetlerini daha geniş bir dinleyici kitlesi arasında bölüştürebilir. Böylece konser organizasyonu yapanlar belirledikleri hedefe ulaşırken; bireyler de daha az maliyet yaparlar.
Eğer bir bardağı yaklaşık 225 cc’ lik olduğu düşünülürse, Starbucks menüsünde yer alan ve Tall denilen en küçük kahve bardağı neden 340 cc’ liktir?
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki Starbucks dünyanın en büyük ve kaliteli kahve tedarikçisidir. 1999’ dan beri menüsünde üç boy kahve yer alıyor.
  • Tall (340 cc)
  • Grande (450 cc)
  • Venti ( 570 cc)
Halbuki standart kahve bardağı boyu 225 cc hatta 170 cc bile olabilir. Peki neden Starbucks standart kahve bardağı boyunda kahve satmıyordur?
Aslında satılmaktadır. Short adı altında kahve boyu istendiğinde kahve standartlara uygun bardaklarda yani 225 cc’ lik bardakta getirilir. Ama bu Short boy Starbucks menüsünde yoktur ve çok az müşteri bunun farkındadır. Starbucks’un bu ürünü el altından satması bardak büyüklüğünü bir tür engelli fiyat farklılaştırması biçimi haline getirir. Fiyat konusunda duyarlı olmayan müşterilerin indirimli Short almasını önleyen engel, çoğunun varlığından bile haberdar olmamasıdır.
Bir müzik grubu en son albümlerinin dijital ortamda indirilebilir sürümü için fiyatı hayranlarının tespit etmesine neden izin verir?
Müzik grubunun gelir kaynağı yaptıkları albümün tüketici bütçesi ile karşılaşmasıdır. Böyle yapmasının sebebi; hayran kitlesinin bütçesine ayak uydurmak olabilir. Eğer albüm fiyatı bütçeyi aşan cinsten ise albüm zorunlu bir mal değil de lüks bir mal olduğu için yani esnekliği birden büyük olduğu için talep görmeyecektir.
Bir İngiliz rock grubu olan Radiohead, hayranlarının istedikleri şarkıları istedikleri fiyattan indirmesine izin vererek medyanın olumlu ilgisinin odağı haline geldiler. Bir nevi reklamlarını başarılı bir şekilde yaptılar ve kendilerini geniş bir kitleye duyurdular.
Dijital çağda müzik piyasasına hakim olan geleneksel iş modeli iflas etmiştir. Bir şarkıyı kopyalamanın marjinal maliyeti sıfıra düşmüştür.(Halk arasında buna korsancılıkta diyoruz.) Bu rock grubu “İstediğin fiyata indir” kampanyasını yapmasa bile isteyen herkes istediği şarkıyı çeşitli yollardan kopyalayabilecektir. Ama bunun tersi olarak emeğe saygı duyan, daha kaliteli ürün tercih eden bir grup insan topluluğu yasal yollardan konulan fiyatla indirme yapmayı kabul etmiştir. Yani grup oldukça akıllıca pazarlama taktiği uygulamıştır.
Araba kiralama şirketleri rezervasyonun son anda iptal edilmesi durumunda ceza almazken, hem oteller hem de havayolu şirketleri aynı durumda neden epeyce yüksek ücretler alıyorlar?
Herhangi bir sebeple geç kaldığınız sinema filmi ve uçak için paranızı geri alamazsınız. Ancak araba kiralama şirketlerinde uygulama tamamen farklıdır. Araba kiralarken kredi kartı numarası vermek gerekmez, rezervasyon yaptığınız saatte orada olmanız gerekmez.
Araba kiralama şirketleri bütün şirketler gibi müşterilerini memnun etmek isterler bu yüzden müşteriyi zora sokmak istemezler. Eğer müşteri zora sokulup, iptal edilen rezervasyon için para talep edilirse araba kiralama şirketi rakipleri karşısında dezavantajlı bir duruma gelir. Ayrıca biz alıcılar bir tiyatroyu veya bir uçağı kaçırdığımızda kendimize kızarız, satıcı tarafa değil. Ama araba kiralama şirketlerinde bu pozisyonda karşı tarafa sinirleniriz. Durum böyle olmasaydı belki de araba kiralama şirketi de uçak şirketleri gibi davranabilirdi.

5.Yüksek Topuklu Ayakkabılar ve Okul Önlükleri: Toplumsal ve Kişisel Çıkarın Ayrılığı
Adam Smith’in iktisadın kurucusu olduğunu biliriz. Onun “Görünmez el” i iktisadın en ünlü fikridir. Görünmez el bir fiyat mekanizmasıdır. Smith insanların piyasa da çıkar peşinde koşmalarının çoğunlukla herkes için en iyi sonucun elde edilmesini destekleyeceğini gösteren ilk kişidir.
Bireysel çıkarlarla toplumsal çıkarlar arasında derin ve kapsamlı çatışmayı tespit etmek Adam Smith ve Thomas Malthus gibi iktisatçıların çalışmaları üzerinde güçlü bir etki yapan Charles Darwin’e nasip oldu.
Darwin’in temel iddiası olan “Doğal Seçilim” bireyin biyolojik üreme şansını artıran özelliklerle davranışları ödüllendirir. Bu özelliklerle davranışların, türün genel açısından herhangi bir olumlu amaca hizmet edip etmediğinin konuyla esasen hiçbir ilgisi yoktur. Zeka gibi bazı özellikler bireyin üreyebilmesine katkıda bulunmakla kalmaz türün daha geniş çıkarlarına da hizmet eder.
Neden doktorlar fazla antibiyotik verme eğilimi gösterirler?
Doktorlar, antibiyotiklerin yaygın bir şekilde verildiği durumlarda büyük bir olasılıkla çok geçmeden ilaca direncin ortaya çıkacağını bilirler. Ancak bu direnç ortaya daha güçlü bir bakteri çıkarmayacaktır. Çoğu zaman bir çok hasta gerekmediği halde doktorlardan antibiyotik istemektedir. Doktorlar buna kaşı çıksa bile hastaların bunu çeşitli yollardan tedarik edeceğini bildiği için kendileri bunu vererek durumun daha da ileri boyuta taşınmasını engellemeye çalışırlar.
Neden kadınlar yüksek topuklu ayakkabı giymenin doğurduğu sıkıntıya katlanırlar?
Bir kadın olarak biliyorum ki yüksek topuklu ayakkabının çeşitli külfetleri vardır. Örneğin rahatsızdır, yürümesi zordur ve ayak anatomisini bozabilir. Peki hal böyleyken neden kadınlar bu sıkıntılara rağmen topuklu ayakkabı giymekten vazgeçmiyorlar?
Topuklu ayakkabı giyen kadınlar çevrenin olumlu eleştirileriyle karşılaşıyorlar. Yüksek topuklu ayakkabılar kadınları daha uzun göstermenin yanında onları daha dik yürümeye, göğüslerini öne doğru çıkarmaya ve kalçalarını geriye doğru itmeye zorlayarak vücut hatlarını belirginleştirir. Ayrıca kadınlar, erkeklerin abartılı kadın biçimlerinden hoşlandığını da bilirler. Bunlar beraberinde kadına bir öz güven aşılaması da yapmaktadır.
Pek çok süper market, hatta küçük şehirlerdekiler bile neden 24 saat açıktır?
Dükkanı gece boyunca açık tutmanın maliyeti fazla değildir ama önemsiz de değildir. Isıtma, havalandırma ve aydınlatma faturaları dükkan gece boyunca açık olduğu için daha kabarık gelecektir.
Fiyat, çeşitlilik, yer ve çalışma saatleri, tüketicilerin bakkal alışverişlerini nerenden yapacaklarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Bir çok müşteri tercihlerini en iyi şekilde karşılayan dükkanı seçip alışverişlerini bundan böyle o işletmeden yaparlar. Biz buna ayak alışkanlığı da diyoruz. Eğer bir iş yeri çok ihtiyaç duyduğumuz bir anda bize fırsat sağlıyorsa gelecek sefer tercihlerimizi oradan yana kullanırız.
Neden pek çok okulda öğrencilerin okul önlüğü giymeleri zorunludur?
Sivil giymek kimilerine göre sempatik kimilerine göre antipatik bir durumdur. Durumu iyi olan anneler çocuklarını en iyi şekilde giydirmeye özen göstereceklerdir. Diğer tarafta durumu iyi olmayan dar gelirli ailelerin çocukları iyi giyinen arkadaşlarını gördükçe üzülecek ve kendilerince ezileceklerdir. Ülkemizde böyle bir uygulama yürürlüğüne koyulmuştur ve büyük bir kesimden haklı olarak tepki almıştır.
Ayrıca bir diğer dezavantajı; giyimin dozunu kaçırmaktır. Bazı kesimler çok kışırtıcı giyinirken bazı kesimler de çok muhafazakar giyinecektir. Yani herkes kendi düşüncesi gereğince giyinecek ve bu durum arkadaşlık ve toplumsal ilişkileri bozabilecektir. Bu da bir kaos ortamına sebep olabilir.

                        6.Mülkiyet Efsanesi
Bilindiği gibi buharlı makinaların icadı ile sanayi devrimi İngiltere’de ortaya çıkmıştır. İngiltere’de ve sanayileşmiş diğer ülkelerde yaşam standartları 18.yy’dan bu yana 40 kattan fazla artmış olmasının iyi tamamlanmış ve iyi uygulanan mülkiyet hakları sistemleriyle oldukça yakından ilgisi vardır. Böyle sistemleri olmayan toplumlarsa nadiren refaha ulaşırlar. İnsanlar açıkça tamamlanmış yasal mülkiyet hakkına sahip olmazlarsa, refah düzeyini artıracak sermaye teçhizatına yatırım yapmak istemezler.
Bir toprak parçası üzerinde yasa dışı olarak en az 12 yıl süreyle yaşayan birisi neden hukuken o toprağın o toprağın mülkiyetini elde ederler?
Örneğin; İngiltere ile Galler’ de bir toprak parçası üzerinde aralıksız 12 yıl oturan bir kimse, başlangıçta başka birisi bu toprak için para ödemiş olsa bile bu toprağı yasal olarak sahiplenme hakkına sahiptir.
Bu yasanın çeşitli biçimlerde işgalcinin mülkiyet hakları ya da Fiili Zilyetlik Yasaları denir. Değerli bir mülkün kullanılmadan boş durmasına izin verilmesi toplumun çıkarına hizmet etmez.
Balinalar soyları tükenme tehlikesiyle karşı karşıyayken neden tavuklar için aynı tehlike söz konusu değildir?
Akla gelen ilk cevap tavukların soyunun hiç tükenmeyecek olmasıdır. Ekosistemde balina popülasyonu giderek azalıyor çünkü balinaların sahibi yoktur. Günümüzde olduğu gibi tavuk döneri gibi balina döneri de olsa soyları tükenmesin diye ellerinden geleni yaparlar. Balinaların sonu bile bireyin rasyonelliğine bağlıdır.
Diyelim ki bir balina avcısına balinanın soyunun tükeneceğini ve avlanmaması gerektiğini anlatsak cevabı; -ben avlanmasam mutlaka birisi avlanacak- olacaktır. Bu nedenle avcıların kendilerini sınırlandırması kimsenin işine gelmeyecektir.
İnsanların tavuklarla ilgili mülkiyetleri koruma altındayken balinalarda böyle bir şey olmaması, tavuğun soyunun neden güvende olurken balinanınkinin olmadığını bize açıklamaktadır.
Akdeniz’de kirlilik neden Büyük Tuz Gölü’nden daha ciddi bir sorundur?
İktisadi açıdan en ikna edici açıklama: Büyük Tuz Gölü tamamen bir yargı alanının sınırları içerindedir. Büyük Tuz Gölü Utah eyaleti sınırları içerisinde yer alır.  Akdeniz’in çevresinde ise birden çok egemen devlet bulunmaktadır. Örneğin Utah Eyalet’i kirliliği engelleyen bir yönetmelik çıkarsa, bu yönetmeliğin faydası da maliyeti de Utah Eyaleti’ne ait olacaktır. Eğer Akdeniz’deki bir devlet kirliliği önlemek adına bir yönetmelik çıkarsa; maliyetine tamamen kendisi katlanacağı gibi bundan çok küçük bir miktarda fayda sağlayacaktır ki bu hiç adil bir durum değildir.
Rıza gösteren yetişkinlerin istedikleri ücretle fazla mesai yapmaları ABD Adil Çalışma Standartları Yasasına göre neden yasa dışıdır?
İşverenlerin fazla mesai ücreti primleri ödemek zorunda olmalarının arkasındaki mantık; işverenlerin iş yerindeki güvenlik risklerini sınırlandırmak zorunda olmaları mantığı ile benzerdir.
Birey fazla mesai yaptığı için fazla para alırsa eğitimi iyi olan okulun etrafında ki yerleşim yerini tercih edecektir. Bunu bütün fazla mesai yapan bireylerin yaptığını düşünelim, o zaman okul fiyatları da ev kiraları da artacaktır. Yani fazla mesainin herhangi bir getirisi olmayacaktır. Fiyatlar genel seviyesi artacak gelir geldiği gibi gidecektir.
Madrid Moda Haftasında aşırı zayıf mankenlerin podyuma çıkması neden yasaklandı?
Her tasarımcı giysilerinin daha ince mankenler üzerinde daha zarif durduğuna inanır. Tasarımcı tasarladığı kıyafeti ince bir mankenin üzerinde sergilediği için rekabet üstünlüğüne sahiptir. Rekabet edebilmek için diğer tasarımcılarda aynı şeyi yapmak zorunda kalacaklardır. Ortaya bir nevi silahlanma yarışı çıkacaktır. Bu durumda da olan mankenlerin sağlığına olmaktadır.
Ayrıca kendi ülkemizden örnek verecek olursak; birçok genç kızımız bu sıfır bedenli mankenlere özenerek sağlıklarını tehlikeye sokmaktadırlar. Bu durum ilerleyen aşamada hayatlarını tehlikeye sokmaktadır. Manken sağlıklarını dikkate alarak böyle bir uygulama yapılmış olması olumlu bir adımdır.
İngiltere ve Galler’ de neden 5 yaşında okula başlama zorunluluğu vardır?
Çocukların çoğunun 5 yaşında okula başladığını ve ebeveynlerin 5 yaşındaki çocuklarını 1 yıl daha okula göndermediklerini varsayalım. 6 yaşında okula başlayan çocuk:
  • 5 yaşında okula başlayan çocuktan daha geri kalacaktır.
  • Sınıf arkadaşlarından daha gelişmiş ve daha güçlü olacaktır.
  • Okuldaki performansı ve notları daha iyi olacaktır.
  • Spor dallarında başarılı ve okullardaki etkinliklerde lider konumunda olacaktır.
  • Güzel bir koleje veya üniversiteye gidebilme olasılığı artacaktır.
Devlet bu tip farklılıkları ve ayrıcalıkları ortadan kaldırmak için 5 yaşında okula başlama zorunluluğu getirmiştir.
Çocuk güvenlik koltuğu arabalarda zorunluyken neden uçaklarda zorunlu değildir?
Arabalarda bu setleri yerleştirebileceğimiz alan oldukça çok olduğu için maliyeti fazla değildir. Ayrıca hem alıcılar hem de satıcılar için külfet değildir. Ancak uçaklarda bu setlerin maliyeti fazladır. Londra’dan New York’a uçuyorsanız çocuğunuzu güvenlik koltuğuna bağlamak için bir bilet daha almanız gerekir ve bunun size maliyeti en az 300 sterlin olacaktır. Güvenlik koltuğu kullanmanın fırsat maliyeti arabada uçaktan çok daha düşüktür.
Arabalarda emniyet kemeri takılması zorunluluğu varken neden okul otobüslerinde zorunlu değildir?
ABD Ulusal Araştırma Merkezi’nin yaptığı 2002 tarihli bir çalışmada okula yürüyerek, bisikletle ya da arabayla giden çocukların, okul otobüsüyle gidenlerden daha fazla riske maruz kaldıkları tespit edilmiştir.
Ayrıca okul otobüsleri en güvenli ulaşım araçlarıdır. Öyledir ki öğrencileri yumurta kutusundaki yumurtalar gibi koruyan okul otobüsleri karayollarındaki en güvenilir ulaşım biçimidir.
Araba sürerken hamburger yemek ya da kahve içmek serbestken, cep telefonuyla konuşmak neden yasaktır?
Araba kullanırken cep telefonu ile meşgul olmanın maliyeti oldukça fazladır ve dikkat dağıtıcıdır. Araba kullanırken cep telefonu ile uğraşmak hamburger yemekten daha tehlikelidir.
Ayrıca yasa koyucular araba kullanırken cep telefonu kullanmayı yasaklasalar bile cep telefonu cep telefonu satıcılarının bu yüzden karları düşmez hatta alternatif kullanım şekilleri artar böylece de karları yükselmiş olur. Ama hamburgerde böyle bir durum söz konusu değildir ve eğer yasaklanma olursa yol üzerindeki birçok hamburger mağazası kapanmak zorunda kalır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda yasa koyucuların görüşlerini değiştirmek adına bu şirketler ortak bir lobi çalışmalarına başlayabilirler.

7.Kemiği En İri Köpek Kapar: Pazar Yerindeki Sinyallerin Şifresini Çözmek
İktisatçı meslektaşlarım insanlarla firmaların, kararlarıyla ilgili maliyet ve faydalar hakkında tam bilgi sahibi olduğunu varsayarlar. Fayda-Maliyet ilkesi, sınırlı bilgiyle hareket etmenin daha fazla bilgiye sahip olmanın maliyetlerini üstlenmekten genellikle daha iyi olduğuna işaret eder.
Neden avukatlar, aynı gelir düzeyine sahip üniversite profesörleriyle karşılaştırıldığında araba ve giysilere daha fazla para harcarlar?
Halk arasında da dendiği gibi ne kadar gelirin olursa aynı ölçüde de giderin olur. İnsanlar daha çok kazandıkça çoğu tüketim kategorisine daha fazla para harcarlar. Ayrıca kılık kıyafet bazı mesleklerde diğerlerinden daha fazla yetenek göstergesi olabilir.
İnsanların yetenekleri ile rekabetçi işgücü piyasalarında hak ettikleri maaş arasında aynı yönlü bir ilişki vardır. Bu ilişki insanların yetenekleri ile araba veya kıyafetlere ne kadar para harcadıkları arasındaki ilişkiyi de yansıtır. Ama bu demek olmuyor ki kötü giyinen profesör yeteneksizdir. Şahsi düşüncem kılık kıyafet tamamen insanların iç dünyaları ile önemseyip önemsememeleri ile alakalıdır.
İktisatta neden bu kadar fazla matematiksel formalizme(biçimcilik) rastlanıyor?
İktisatta matematiksel model kullanımının uzun ve saygıdeğer bir geçmişi vardır.  Matematik iktisat içerisinde piyasaların nasıl işlediğini anlamamıza önemli katkılarda bulunmaktadır. Ayrıca matematiksel formalizmin yaygınlaşması akademik işlerde rekabetin giderek artmasıyla aynı döneme denk gelmiştir.
Neden müdürler suçlamanın etkisini abartıp, övgünün etkisini azımsama eğilimi gösterirler?
Müdür deyince aklımıza hep göbekli, kel, asık suratları olan insanlar gelir. Hep sinirli hep aksidirler. Öyle ki yanlış bir şey yapıldığında kızarlar, bağırırlar, çağırırlar ama iyi bir şey yaptığımızda tepki vermezler.
Bunun sebebini sağlamak zorunda oldukları otorite olarak düşünüyorum. Güler yüzlü müdürler herkes tarafından sevilir ama hükümlerine ne derece uyulmakta olduğu tartışılır. Ama katı müdürler sevilmese bile emirlerine sorgusuz sualsiz uyulur.
Ama tecrübeler göstermektedirler ki en azından bazı ortamlarda, aşırı eleştiren ve sert yönetim tarzıyla karşılaştığında teşvik edici tarz, çalışanların daha iyi performans göstermesine yol açabilir.

                   8.Doğal İktisatçı Yola Koyuluyor
Ekonomik hayatın etkileri ülkeden ülkeye farklılık gösterir.  Örneğin Japonya’da evler küçükken, ABD’de büyüktür. Bu tür ayrımlar genelde kültürel farklılıklara dayanır.
Psikolog Jerome Kagan kültürel normları insanların farklı zamanlarda ve farklı yerlerde karşı karşıya kaldıkları sorunlara çeşitli biçimde uyum göstermeleri olarak değerlendirmenin çok daha verimli bir yaklaşım olduğu görüşünü bize getiriyor. Çocuk ölüm oranlarının yüksek olduğu toplumlarda kültürün dirayetli olmayı ve kaderciliği; savaşın sıklıkla yaşandığı toplumlarda cesareti yücelteceğine dikkat çekiyor.
Bu bölümde Robert H. Frank, Kagan’ın izinden giderek uluslararası davranış farklarını ilgili maliyet ve fayda farklılıklarının sonuçları olarak ele almıştır. Akla gelen ilk fark; fiyatlar genel seviyesi ve kişi başına düşen milli gelir seviyesidir.
Kore’de ve diğer pek çok Asya ülkelerinde sinemalarda rezervasyon yaptırmak mümkünken neden İngiltere’de böyle bir uygulamaya pek rastlanmıyor?
Güney Kore’de ülkemizde olduğu gibi sinemaya gidenler, sinemada nere oturacaklarının yazılı olduğu biletleri alırlar.
Bütün ülkelerde rezervasyonlu koltuk uygulamasının maliyeti vardır. Örneğin bütün koltukların dolduğunu ve rezerve edildiğini düşünelim. Daha sonra 10 kişinin bilet almaya geldiğini ve bilet bulamadığını bununla birlikte rezervasyon yapılmış 10 biletin de iptal olduğunu düşünürsek burada satıcının zararı 10 bilet olacaktır.
Ayrıca belli bir nüfus potansiyeline sahip şehirler karşılaştırıldığında, İngiltere sinemalarında bir film Asya’dakilerden daha fazla sayıda seansta gösterilmektedir. Kendilerine uygun bir zamanda film izleye bilme olasılıkları daha fazladır. İkinci olarak sinemalarda her seansta dikkate değer sayıda boş koltuk olacağı için sinema severlerin hangi filmi izlemeye gideceklerine son anda karar vermeleri daha kolay olur.
Amerika’daki erkek futbol takımları uluslararası turnuvalarda neden başarısızlar? Kadın futbol takımları neden çok daha iyi bir performans gösteriyor?
Olimpiyat madalyası sıralamasına bakıldığında, geçtiğimiz yüzyılda ABD gerek erkeklerde gerekse kadınlarda hep ön sıralarda yer almıştır. Son yıllarda Amerikalı kadınlar dünya çapındaki futbol turnuvalarında dikkat çekici başarılara imza attılar.  Bu noktada dikkat çekici nokta kadın futbol takımlarının erkek futbol takımlarından daha başarılı olmasıdır.
Amerika’da futbol, yetenekli oyuncuların bulunup çıkarabileceği sınırlı bir insan kaynağına sahiptir. Bunun tam tersine( Başta Brezilya ve bizim ülkemiz gibi.) dünyanın diğer ülkelerin de futbol erkeklerin katıldığı en önemli spor dalıdır.
Amerikalı kadınlar açısından uluslararası ortam daha olumludur. Çünkü bir çok ülkede kadınlar futbol faaliyetlerine çok sınırlı ölçüde katılabilmektedirler.
Her ne kadar uluslararası davranış farklarının çoğu fiyat ve gelirlerin bir sonucu olsa da bazılarının iktisadi politika tercilerindeki farklarla bağlantılı olması daha akla yatkındır.
Almanya’da işsizlik oranı neden ABD’den daha yüksektir?
İşsizlik oranı çoğu ülkede aydan aya değişiklik gösterirken, ülkeler arasında kalıcı farklar da vardır. ABD’de işsizlik oranı sürekli olarak çoğu Avrupa ülkesinden daha düşüktür.
Eylül 2006’da  Amerika Birleşik Devletleri’nde işsizlik oranı  % 4.6, Almanya’da işsizlik oranının % 8.7 olduğu tespit edilmiştir.
Maliyet fayda bakımından işsiz kalmanın iki ülkede maliyetleri farklıdır. ABD’de insanlar işsiz kalmamak için işlerine daha çok bağlanırlar ve en iyi şekilde yaparlar. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri kapitalist sistemin merkezi halindedir.
Ayrıca Almanya gibi Avrupa ülkeleri çocuk sayısı kadar ücret verdiği gibi her ay düzenli olarak işsizlere maaş bağlama stratejilerine gitmiştir. Ülkemizden Avrupa ülkelerine gidin insanların çok çocuk yapma sebebi de budur. Almanya’nın verdiği ek ücret primleri ile çocuk sayısı arasında doğru yönlü bir ilişki vardır.
Kısacası, Almanya’da çalışmanın fırsat maliyeti, ABD’den daha düşüktür ve bu fark Almanya’da işsiz kalanların iş ararken neden daha sabırlı davranmalarını anlamamıza sebep olmuştur.
Neden Japon çiftler düğün törenlerinde Batılı çiftlerden daha fazla para harcarlar?
Araştırmalarda Japon çiftler düğünlerinde batılı çiftlerden daha fazla para harcadıkları görülmüştür. Japonya’da konuk başına yapılan harcama Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazladır. Ancak bunun yegane sebebi Japon çiftlerin daha çok konuk çağırmış olmalarıdır.
Japon çiftler evlendiklerini yakın dostlarıyla, patronlarıyla, önemli bürokratlarla birlikte kutlamaya özen gösterirler. Bunun sebebi tamamen duygusallık değildir. Bütün insanlar gibi Japonlar da rasyoneldir. Evlenerek Japon çift davetlileri tanımasa da, bürokratlar ve yerel siyasetçiler çoğunlukla davetli listesindedir.
Yaşadıkları toplumun ağırlıklı olarak gayri resmi toplumsal ilişkilerle, iş ilişkilerine bağlı olarak Japon çiftlerin böylesine geniş bir çevreyi davet etmesini kısmen açıklar.
Düğün törenine davet edilmeyi bekleyen birisinin davet edilmemesi, toplumsal ilişkilerin kopması riskini  doğurarak kişinin konumunu tehlikeye atabilir. Dolayısıyla Japon düğün törenlerinde konuk listesinin kabarık olması, önemli toplumsal ilişkilerle iş ilişkilerinin sürdürülmesine yönelik bir yatırım olarak  görülebilir.

9.Önce Gelen Hizmet Alır: Psikoloji İktisatla Buluşuyor
İsrailli psikologlar Daniel Kahneman ve Amos Tversky’ e göre insanları dünyada olup biten olaylar hakkında, tahminler yaparken zihinsel kestirme ya da yuvarlama mantığı ile karara varırlar.
Lisans öğrencilerine, Afrikalı ülkelerin yüzde kaçının BM’ye üye olduğunu sormuşlardı. Öğrencilerin çoğunun hiçbir fikri yoktu ancak cevap vermek zorundaydılar. Deneyin ise şöyle bir püf noktası vardı: Soru sorulmadan önce öğrencilere bir çarkıfelek çevirmesi istenmişti. Bir ile yüz arasındaki ( Bir sayının üzerinde durma olasılığı büyün sayılar için eşitti.) öğrencilerin anlamış oldukları üzere, çarkın gösterdiği sayının sorunun yanıtlanmasıyla herhangi bir mantıksal bağlantısı olamazdı. Yine de çarkıfelekte 10 ya da daha düşük bir sayı bulan öğrencilerin ortalama tahminleri %25, 65 ya da daha yüksek bir sayı bulanların ortalama tahminleri % 45 olmuştur. Deneyden de anlaşılacağı gibi davranışsal iktisat ağırlıklı olarak bu tür davranışlar hata odaklıdır.
Cornell Üniversitesi öğrencilerinin intihar oranı, üniversite öğrencilerinin üniversite öğrencilerinin ulusal ortalamasından daha düşüktür. Buna rağmen, Cornell Üniversitesi neden intihar oranının yüksekliğiyle ün kazanmıştır?
Adı geçen psikologlar Kahneman ve Tversky’ e göre insanları dünyada olup biten olaylar hakkında, tahminler yaparken zihinsel kestirme ya da yuvarlama mantığı ile karara varırlar.
Öncelikle Cornell Üniversitesi’ni aklımızda tutalım. Cornell derin bir vadinin iki yamacına kurulmuş bir üniversitedir. Bu yamaçları birbirine bağlayan bir köprü vardır. İntihar vakaların çoğunda görülüyor ki öğrenciler bu köprüden yaşamlarına son veriyorlar. Arama kurtarma ekibi intihar eden kişinin cesedini bulmak için yamaçlardan aşağıya indiklerinde köprüde trafik saatlerce tıkanır.
Bu durum insanlara Cornell’de intihar oranının yüksek olup olmadığını sorduklarında, örnekleri hatırlamak çok kolay olduğu için olumlu yanıt gösterme eğilimi gösterirler. İnsanların çoğu kurbanı şahsen tanımadıkça aşırı dozda ilaç alıp yaşamına son verenleri hatırlamazlar. Ama olaya dolaylı da olsa dahil olanlar bu durumu hatırlayacaklardır
Kadın iç çamaşırı üreten Victoria’ Secret neden hiç kimsenin satın almadığı milyonlarca dolarlık mücevher işlemeli sutyenler hazırlıyor?
Zaten üretenler bu ürünlerin satılmayacağını adları gibi biliyorlardır. Ancak bu sutyenlerin sunulması herkesin dikkatini çekecektir. Bu sutyenleri gördükçe diğer ürünleri merak edeceklerdir. Yani şirket bir strateji yaparak ürünlerini daha kolay sergileme yoluna girer.
Ayrıca bu mücevherlerle süslenmiş sutyenler medyanın ilgi odağı olacaktır. Yani firma her açıdan ismini duyuracaktır. Şirket her ürettiği sutyenin diğerlerinden daha gösterişli olduğu taktirde dikkat çekeceğini bilir. Akla hemen ismin duyulması ile sutyen üzerinde bulunan mücevherler arasındaki uçurum kadar fark geliyor. Bu soruyu tabi ki şirkette düşünüyor ve malını ona göre üretiyor. Örneğin bu mücevherleri kolayca çıkacak şekilde takarlar ki satılmadığı taktirde çıkartılıp başka bir ihtiyaçta kullanılabilsin. Kısacası, Victori’s Secret’ in amacı bu sutyenleri dikkat çekmek için kullanacak olmasıdır.

Firmalar neden güvenlik işlerini giderek taşerona yaptırmayı tercih ediyorlar?
Her firma hangi hizmetleri kendisinin yapacağına, hangilerini firma dışı görevlilere devredeceğine karar vermek zorundadır.
Yapılan çalışmalara göre belli bir görevi icra eden çalışanların, mali durumu daha iyi bir işveren için çalışırsa daha yüksek maaş almaları olağan bir durumdur. Doğal olarak ekonomik durumu iyi olan bir şirket eğer asgari ücretle güvenlik personeli çalıştırıp onlara kısıtlı sosyal haklar sağlarsa bu durum haksız bir şey olarak görülebilir. Yani ayakta kalmak için mücadele veren bağımsız bir yüklenicinin, IBM ve Google a göre daha düşük ücret ödemesi olağan karşılanabilir. Son yıllarda gelir farklarının artması bu durumların yaşanmasına sebep olmaktadır.
New Jersey’deki bir telekomünikasyon şirketi çalışanlarına bedava BMW vermek yerine neden aynı tutardaki nakit ikramiye vermemiştir?
Bir işletme yeterli sayıda vasıflı işçi barındırıp elinde tutamayınca şöyle bir yol izler: Daha yüksek maaşlar teklif edilebilir ancak bütün işverenler bu yolu tercih etmemektedir. Örneğin; New Jersey’ de bir telekomünikasyon şirketi Arcnet, bir yıldan fazla çalışan işçilerine bedava BMW otomobil vermeyi teklif ederek yaratıcı bir yöntemle işçilerini elde tutmayı amaçlamıştır.
Kabul etmek gerekirse BMW iyi bir otomobil olsa bile arabası olan işçi BWM tutarında bir ücret talep edebilir. Peki işveren neden araba yerine nakit vermiyor?
Aslında yakın çevremize hediye alırken kullandığımız mantık ile aynıdır.  Yakın bir tanıdığımıza belki de hiç kullanmayacağı bir çerçeve almak yerine neden parayı nakit olarak vermiyoruz?
Bazı insanlar hediye alırken ona zaman harcadığımız için sevgimizi ispatlarız dese bile,  mantığımızı kullanırsak para vermenin marjinal faydası daha fazla olacaktır.
En iyi hediyeleri genellikle kendimiz için almakta tereddüt ettiğimiz şeyler olduğunu gözlemleyen iktisatçı Richard Thaler’in sözleri oldukça mantıklıdır. Bu açıklama aynen şöyledir; “ Thaler karısı ortak hesaplarından para çekerek 1.000 sterlinlik titanyum golf sopası takımı hediye ettiğinde bir adam kendisini niye mutlu hisseder diye sorar. Belki de bu sopaları gerçekten istemekte ama o kadar harcama yapmayı içine sindirememektedir. Bu seçimi kendisi yerine başkasının yapması, suçluluk duymadan yeni sopaların keyfini sürmeyi sağlar.”
Kendi şahsi fikrimse; bence hediyeler bir aidiyet hissi oluşturmak için başvurulmuş bir yöntemdir. Günümüzde bir şekilde geri dönüşümlü de olsa maddi kaynak bulabiliriz ama bizi tanımayan ve bize değer vermeyen hiç kimse olağan dışı bir durum olmadıkça bize hediye vermez. Burada amaç çalışanların bilinçaltına benim için değerlisin mesajını yollamaktır. Ayrıca verilen araba modeli ne olursa olsun orta veya alt sınıfa hitap eden bir markaya ait değildir. Şahsi kanaatimce buda benim çalışanıma verdiğim değerdir, mesajıdır.
Neden insanların çoğu cırt cırtlı ayakkabılar giymiyor?
Bu ayakkabı modelinin hitap ettiği kesin genellikle çocuklar, yaşlılar ve hastalardır. Küçük çocuklar ayakkabıları bağlamayı henüz öğrenemediği için ve bunun onlar için belli bir beceri seviyesi gerektirdiği için, bağcıklı ayakkabılar onlar için bir sorundur. Çocuklar çoğu zaman bağlamayı beceremediği için bağları kör düğüm haline getirmekte ve kullanılmaz hale gelebilmektedir. Ayrıca yaşlılarda yaşadıkları fiziksel zorluklar yüzünden cırt cırtlı ayakkabıları tercih edeler.
Sonuç olarak cırt cırtlı ayakkabı kullanımı insanın aklına yetersiz ve güçsüz olmayı çağrıştırdığı için talep edilmemektedir. Benim şahsi düşüncem çocuksu durması ve kullanım aşınmasıdır. Cırt cırtlar belli bir zaman sonra yıpranmakta ve kullanılmaz hale gelmektedir. Bir dönem ülkemizde de bu ayakkabılar yaygın bir hale geldi ve bu durumdan büyük şikayetler ortaya çıkmıştır.
Kamikaze pilotları neden kask takıyorlardı?
Öncelikle kamikazenin ne demek olduğunu açıklayalım; Japon ordusu 1944’te yaşanan askeri başarısızlıkların hemen ardından kamikaze saldırıları başlattı. Bu saldırının temel mantığı pilotlar uçaklarını terk etmeden direkt olarak Amerikan savaş gemilerine çarpmaya çalışıyorlardı. Uçakların ağzına kadar bomba yüklü düşünüldüğünde pilotların ölmemesi bir mucize olurdu. Kendi bildiğim kadarıyla uçaklar bomba ile dolu değillerdi, Japonya o dönemde cephane sıkıntısı yaşamaya başlamıştı, uçakları gemilerin en tehlikeli noktalarına çarparak büyük bir patlama yaşamalarını hedefliyorlardı.
Kamikaze pilotları gönüllü oldukları söylenmektedir. Ama bununla birlikte ölme isteği ile donanmış bir halde değillerdir amaçları ülkelerini savunmak ve savaşı kendi zaferleriyle sonuçlandırmaktır. Az sayıda patlayıcıyı gemilere bırakmanın tek yolu bu görünmekteydi.
Bu duruma benzer bir olay 2011 Japonya depreminden sonra, hasar gören Fukişima Nükleer Santraline sızıntının önüne geçebilmek için Japon bilim adamları girmişlerdir ve koruyucu giysileri dahi olsa oradan sağ çıkmaları imkansız idi. Burada yaşanan şeyler intihar değil, zorunluluktan ortaya çıkmış gönüllülüktür.
Nenden çoğu alışveriş merkezinde erkek giysileri alt katlarda, kadın giysileriyse üst katlarda yer alır?
Her ne kadar şık giyinmek erkekler içinde önemli bir unsur olsa bile kadınlar kadar bu duruma önem vermiyorlardır. Hiçbir erken işe gitmek için dolabın karşısında saatlerce ne giysem diye düşünmez.
Gittiğimiz büyün alışveriş merkezlerinde erkek reyonu alt katlarda veya giriş katlarındadır; bayanların ki ise üst katta yer almaktadır. Erkek yapı  olarak da sabırsız bir yaratıktır. Hele ki alışveriş konusunda işinin hemen hallolmasını ister. O yüzden satıcılar kat kat çıkmalarını gerektirmeden giriş kata erkek reyonunu koyarlar.
Kadınlar için alışveriş bir eğlence gibidir.  Hangi katta olursa olsun bir kadın her şekilde alışverişini yapar ve kat durumu onlar için caydırıcı bir durum değildir. Ayrıca kadınlar kendi reyonlarına giderken eşlerine de kıyafet bakarlar, en basitinden iki çorap alırlar. Bu da bir etkendir tabi ki.

10.Aşk ve Para Arayışı: Kişisel İlişkiler Enformel Piyasası
Her ne kadar toplumsal ilişkiler duygusal çerçevede ele alınsa bile iktisattan bağımsız değildir. Örnek vermek gerekirse, zenginlikle cazibeyi ele alalım.
Herkes ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak ister dolayısıyla erkekler hangi özelliklerini kadınlar arasında çekici bulduklarıyla ilgili kadınlar arasında bir anket yaparsak listenin en başında gelir düzeyinin yer alması iktisatçıları şaşırtmaz.
Bu bölümde verilen örneklerle iktisatçılar her piyasa da olduğu gibi toplum piyasasında da arz-talep mantığına bağlı olduğunu göreceğiz. Tabi ki iktisatçılar bu iddiayı dile getirirken insanların evliliklerinde aşk faktörünün de olmadığını söylemiyor.
Her ne kadar kadınlar bunu kabul etmese de başarılı, cüzdanları kabarık erkekleri cazip görürler. Fakat öyle bir döneme gelmiş bulunuyoruz ki günümüzde erkekler bile eş seçerken öğrenim durumuna, kariyerine, banka hesap durumuna göre eş seçmektedirler. Belki erkekler arasında da bir anket yapılsa ilk sırada dış güzellik-çekicilik, ikinci sıradaysa gelir kaynağı gelecektir.
Ortalama evlenme yaşı neden yükselmiştir?
Araştırmalara göre İngiltere’de ortalama evlenme yaşı 1960 yılında erkekler için 26, kadınlar için 23 idi. 2005 yılına geldiğimizde bu ortalama erkekler için 31, bayanlar için ise 29!a yükselmiştir.  Bu verilerin benzerleri çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda görülmektedir.
Sebeplerden en önemlisi; günümüzde artan gelir düzeyi ve eğitime verilen önem artmasıdır.  Durum öyle bir noktaya gelmiştir ki artık her ilimizde bir üniversite vardır ve hatta birçoğunda birden fazladırlar. Bunların yararlı olup olmadığı tartışılacak bir konu olsa bile eğitimin yaygınlaşması net bir şekilde görülmektedir. Baktığımız zaman bundan yıllar önce lise mezunları öğretmenlik yapabiliyordu evliliğini de erken yaşlarda yapabilmekteydiler. Günümüz de durum daha farklıdır; bunun için en azından lisans mezunu olman gerekmektedir ki bu bile artık yeterli değildir KPSS aşamasından dolayı bireyler iş sahasında ki aktif hayatlarını istemeden de olsa ertelemektedir; bu durum evlilik yaşını giderek artırmaktadır.
Bu durum sadece öğretmenler için değil birçok kamu alanı için de geçerlidir. Eskiden bankalarda da lise mezunları çalışabiliyordu, günümüzde lisans mezunlarının yaptığı devlet memurluğu görevlerine lise mezunları getiriliyordu. Bunlardan da anlaşılabildiği gibi iyi bir iş ve gelire ulaşmak çok zor bir hal almıştır.
Ayrıca genç yaşta evlenmenin fırsat maliyeti de artmaktadır. Yapılan araştırmalara göre erken yaşta evlenme durumlarında boşanma olasılıkları artmaktadır. Kimse bunu göze alıp iki defa evlenmek istemeyecektir.
Geleneksel olarak genç yaşta evlenmenin faydalarından biri, tüm iyi eş seçeneklerinin kaçırılmadan önce evlenecek cazip bir eş bulmaktır. Günümüzde gelir düzeyi yükselirken eğitimin gelişmesi sayesinde böyle bir eş bulmak zor değildir. Ayrıca genç yaşta evlenmenin bir diğer faydası, doğacak çocuklarla ebeveynler arasında büyük bir yaş farkının olmamasıdır. Bu durum çocuklar büyüme çağında olduğunda onların psikolojilerini daha iyi anlamamıza sağlayacaktır.
Ama bu faydalar maliyetlerden fazla ve etkili değildir. Genç yaşta evlenmenin maliyeti yükselirken faydaları ise gün geçtikçe azalmaktadır. Bu durum ortalama evlenme yaşının neden arttığı açıklamaktadır.
Zaten bir sevgilimiz varken yeni bir sevgili bulmamız neden daha kolaydır?
Kitabımızda bu soruya örnek vererek başlanmıştır. Genç bir erkek alımlı bir kadınla arkadaştır. Kadın bir akşam arkadaşını bara davet ederek “ Seni birisiyle tanıştıracağım” der. Bara giderler ve kadın erkeğe adeta sevgilisiymiş gibi davranır. Herkesin gözü önünde erkeğe sarılır, aşkla onu izler ve kulağına sevgi sözcükleri fısıldar. Bir süre sonra bardan ayrılır. Kadın bardan ayrıldıktan sonra birçok kadın erkekle tanışmak ister. Bu durum adamı fazlasıyla şaşırtır ve arkadaşına bu yoğun ilginin sebebini sorar.
Ertesi gün iki arkadaş buluşup konuşma yaşandığında kadın hiç şaşırmadığını söyler.  Kadın “ Böyle olacağını adım gibi biliyordum” der ve açıklar: Birisinin dış görünüşüne bakarak iyi birisi olup olmadığını çözmek hiç kolay bir iş değildir. Ancak güzel ve alımlı bir bayan erkeğin peşinden koştuğu için, yakından ilgi gösterdiği için diğer kadınların ilgisini çekmiştir. Yani bu durum kadınlara o adamın iyi birisi olduğu izlenimini vermiştir. Bu yüzden zaten bir sevgilisi varken diğerini bulmak çok kolay bir hal almıştır.
Çekingenlik neden çoğu zaman cazip bir özellik olarak görülür?
Evlenme çağına gelmiş her genç erkek ve kadın istediği özellikte potansiyel bir eşle tanışmak için her yola başvurur. Düğünlere, barlara, cenaze törenlerine, doğum günü partilerine giderler. Dost, akraba ve arkadaşlarından aracılık etmelerini isterler. Görünüşte her özelliğe sahip olmakla birlikte fazla istekli olan eş adayları gayet iticidirler.
İnsanlar genelde zeki, merhametli, şefkatli, dürüst, sağlıklı ve duygusal açıdan istikrarlı eşler ararlar. Bu özellikleri bazıları anlaşılabileceği gibi bazılarını da anlayamayız. Bu özelliklere sahip olan kişiler eş bulmakta zorlanmayacaktır. Ama bu özelliklere sahip olmadığını bilen kişiler eş bulmakta zorlanacaklardır.
Sonuç olarak belli ölçülerde çekingenlik kişilere bir gizem havası katacaktır. Bu karşı cinsin dikkatini çekecektir. Böylece de eş arama zorluğuna girmeyecektir.
Kırsal bölgelerde yaşayanlar neden kentsel bölgelerde yaşayanlardan daha genç yaşta evlenirler?
Yapılan araştırmalara göre 2000 ile 2003 yılları arasında ABD’nin Batı Virginia bölgesinin kırsal kesiminde ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 25.9’dur, kadınlar için 23.9’dur. Bunun aksine kent alanlarından oluşan New Jersey’de ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 28.6’dır, kadınlarda ise 26.4’tür.
Görüldüğü gibi kırsal ve kentsel arasında bir yaş ayrımı göze çarpmaktadır ve bunun nedenlerini bizim ülkemizden bir örnekle açıklayacağım: Ülkemizde Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölge’lerinde erken evlenme (evlendirme) töre, örf ve adet adı altında yapılmaktadır. Aileler maddi sebeplerden dolayı çocuklarını genç yaşta evlendirmekten kaçınmazlar. Bu durumun duygusal ve psikolojik boyutunu çoğu zaman anlayamazlar. Aile ve mahalle baskısında sıkılmış, dar gelirden bunalmış erken yaşta ki gelin ve damat adayları çareyi zengin bir talip ile evlenmekte bulurlar. Bu durumun ne denli doğru olduğu tartışılır.
Bir diğer sebebi ise; kırsal bölgelerde istenilen özellikte ki adayların kısıtlı oluşudur. İstediğimiz özellikte ki adayları başka birey almasın diye erken evlilikler olabiliyor. Bu durum kentlerde geçerli değildir çünkü aranan standartlar bellidir ve seçenek oldukça fazladır. Bu durum evlenme konusunda aceleci davranmayı gerektirmez.
İktisatçıların ilişkiler piyasası modeli, kur yapma yöntemlerinin yanı sıra toplumların evliliklerini düzenlemekte kullandıkları yasalara ve insanların evliliklerini sürdürüp sürdürmeme konusundaki kararlarına da ışık tutar.
Genellikle varsayıldığı üzere çok eşlilik erkeklerin yararına ve kadınların zararına ise ağırlıklı olarak erkeklerden oluşan yasama organları neden çok eşliliği yasaklıyor?
Çok eşliliğin kadınlara, özellikle de bu tür evlilik yapmaya zorlanabilecek genç kızlara verdiği zarar aşikardır. Toplum ister çok eşlilik ister tek eşlilik olsun zorla yapılan evlilikleri yasaklamalıdır. Ancak iki tarafında özgür iradesi ile çok eşli evlilik yapmayı seçmeleri; bu durumu tercih etmiş olduklarının göstergesidir.  Bunun gibi ender durumlar dışarda bırakılırsa; kadınların tek eşli bir yaşam tercih etme isteği çok normal bir durumdur.
Çok eşli yaşam süren kadınların nasıl zarar gördüklerini anlamak zor değildir. Mesela bir erkeğin birden fazla kadınla evli olduğunu varsayalım. Tek bir erkek ve üç kadın. Bu durumda sadece kadınlar zarar görmemektedir ancak problemlerin büyüğü onlarındır. Normal şartlar altında aynı ev içerisinde üç kardeş bile yaşamak zorken; bir erkek için yarışan üç kadının aynı çatı altında bulunması bir afet gibidir. Kıskançlık, kin, öfke ve nefret yavaş yavaş bu kadınları bitiren etmenlerdir. Bu durum erkeği de yorar; işten eve geldiğinde dinlenip rahatına bakmak isteyen erkek bu şeytan üçgeninin içinde kalarak hayatını karartmak istemez.
Bu durum erkeklerin baskın olduğu yasama organlarının bu yasaları neden desteklediğinin anlaşılmasına yardımcı olur.
Amerika Birleşik Devletleri’ n de askerlerin yaptıkları evlilikler neden on yıl sonra son buluyor?
Yapılan bir çalışmaya göre evli çiftlerin boşanma olasılıkları evliliklerinin üçüncü yılında en yüksek noktasına ulaşıp yedinci yıla kadar hızla düşüyor ve bundan sonra da yavaş bir şekilde düşmeye devam ediyor. Ancak askerler arasındaki yaygın bir ifadeye göre eşlerden birisinin silahlı kuvvetler üyesi olan çiftlerin boşanma oranları evliliğin 11. yılında dahi bir artış gösteriyor. Bunun sebeplerini anlamamızda bize yol gösteren şey; Amerika Birleşik Devletleri Üniformalı Hizmetlerde Eski Eşleri Koruma Yasası’nın hükümleridir. Bu hükümler şöyledir:
  • Boşanan çiftlerin, asker olan eski eşlerinin ordudan aldıkları emekli ikramiyeleri ile maaşlar konusunda ne gibi taleplerde bulunabileceklerini düzenler.
  • Eski Eşleri Koruma Kanunu’na göre bir eş askerlik görevi sırasında süren bir evliliğin onuncu yılından sonra boşandığı taktirde eski karısının veya kocasının ordudan aldığı emeklilik maaşının yarısını almaya hak kazanıyor.
  • Bu tutar, Savunma Finans ve Muhasebe Hizmeti bölümü tarafından doğrudan kendisine ödeniyor.
Bu durumda eski asker eşleri boşanmak için onuncu yıl sonunu beklerseler yüklü miktarlarda kar elde ediyorlar. Ayrıca pay almak için boşanma davasının sonucuna bağımlı olmaktan kurtuluyorlar.
Ortalamaya vurulduğunda fiziksel olarak çekici olan insanlar neden aynı zamanda daha zekidirler?
Araştırmalar, fiziksel olarak çekici bulunan insanların aynı zamanda zeki olduklarını da gösteriyor. Aynı şekilde güzel ya da yakışıklı öğrencilerin okullarda yüksek puan aldıkları dilden dile dolaşıyor. Bu konuda evrimci psikologlar aşağıdaki dört önermeye ilişkin ikna edici deliller öne sürüyor;
  • Daha zeki olan erkekler, daha yüksek sosyal statüye ve gelir düzeyine sahip olma eğilimi gösterirler.
  • Genellikle erkekler fiziksel açıdan çekici kadınların evlenmeye daha uygun olduğunu düşünürler.
  • Genellikle kadınlar, gelir düzeyi ve sosyal statüsü daha yüksek olan erkeklerin evlenmek için daha uygun olduğunu düşünürler.
  • Hem zeka hem de fiziksel çekicilik kalıtımsal bileşenlerin önem taşıdığı özelliklerdir.
Zaten ilk üç önerme doğruysa mantıksal olarak oluşan evlilikten doğan çocuklar hem zeki olacak hem de fiziksel açıdan çekici olacaktır. Yani her iki özellik açısından da ortalamanın üzerinde olma eğilimi göstereceklerdir.
Sarışınları tercih eden bir erkekle karşılaştırıldığında esmerleri tercih eden bir erkeğin daha nazik, daha sağlıklı, daha hoş ve daha zeki bir kadınla evlenme olasılığı neden daha yüksektir?
Bilindiği gibi evrensel olarak erkeklerin sarışın bayanları tercih ettiği söylenir. Yapılan anketlerin sonucu bunu göstermiştir. Her erkeğin evlenecek çiftler piyasasında alım gücünün, sahip olduğu kişisel nitelikler bileşimine piyasanın atadığı bir endeks değeri vardır. Herhangi bir erkek için bu endeks değeri uzun dönemde değişkendir ve kısa dönemde sabittir. Modelin iddiaları şöyledir;
  • Temel iddia; verili endeks değerine sahip erkeklerin sonunda benzer endeks değerine sahip kadınlarla eşleşecekleridir.
  •  Yani dokuz puanlık bir erkek on puanlık bir kadınla evlenmeyi hayal edebilir.
  • Bu kadının önünde genellikle daha iyi seçenekler olacaktır.
  • Gerçekçi bir gözle bakıldığında, dokuz puanlık bir erkek dokuz puanlık bir kadınla evlenmeyi bekleyebilir.
  • Ancak her iki cins içinde dokuz puanlık endeks değeri oldukça farklı kişisel nitelik kombinasyonunun bir sonucu olabilir.
Görüldüğü gibi ortalamaya vurulduğunda sarışın kadın saç rengi dışındaki boyutlarla daha az sağlıklı, daha az zeki, daha az nazik ve daha az hoş olacaktır. Dolayısıyla sarışınları tercih etmeyi seçen bir erkeğin bunun için iyi nedenleri olabilir.
Eğer fiziksel olarak çekici olan insanlar diğerlerinden daha zeki ise ve eğer sarışınların daha çekici oldukları düşünülüyorsa, neden aptal sarışınlarla ilgili bu kadar çok fıkra var?
Şu dakika internette açıp sarışınlarla ilgili fıkralara bakacak olursak onlarca sayfa veri elde edebiliriz. Bunlardan birisi kitapta yer alan fıkradır ve şöyledir: Gecenin ikisinde telefon çaldığında karı koca uyuyorlardı. Sarışın olan kadın ahizeyi kaldırıp kısa bir süre karşısındakini dinledikten sonra, “ Ben nerden bileyim, buradan 200 mil uzakta.” diyerek telefonu kapatır. Kocası arayan kimdi diye sorar. Karısı “ Bilmiyorum, sahilin temiz olup olmadığını bilmek isteyen bir kadın.” diye cevaplar.
İnsanların zeki özellikleri sadece doğuştan gelmez. Aldığı eğitim ve yaptığı pratiklerde zeka gelişimine katkı sağlar.  Eğer sarışınlar gerçekten de daha çekici olarak görünüyorlarsa; o halde sarışın olma, eğitime fazla yatırım yapmayı gerektirmeyen cazip fırsatlar oluşturabilir.
Sarışınların diğer insanlardan daha az zeki oldukları düşüncesi, zihinsel yeteneklerin doğuştan gelen herhangi bir farklılıktan ziyade eğitime daha az yapmayı seçmiş olmalarından kaynaklanabilir. Sarışınların daha çekici bulunmasına tepki olarak, esmer olanlar da onların zekasını daha az gösterecek fıkralar yazmış olabilirler.

                     11.İki Özgün Örnek
Yazarımız Robert H. Frank öğrencilerinin sorduğu soruları aynen yazmıştır fakat cevaplarına kendi yorumlarını katmıştır. Bazı sorulara da kendi fikirlerim ve günlük hayatımda şahit olduklarım çerçevesinde bende kendi yorumlarımı kattım. Ayrıca yazarımız kitabında kendi cevaplarının dışında iki öğrencisinin soru ve cevaplarına da yer vermiştir.
Hayvan hakları eylemcileri kürk giyen kadınları hedef alırken, deri kıyafetlere bürünmüş motosikletçilerle neden ilgilenmezler?
Bu sorunun birden fazla cevabı olabilir. Soru ve cevabın sahibi öğrenci arkadaşımız üç sebebe dikkat çekmiştir. Bunların ilki şöyledir;
Kürkü giyenler istisnaları olmakla birlikte genellikle yaşlı kadınlardır. Deri montu giyenler de yine istisnaları olmakla birlikte genç bireylerdir. İkisi de bilindiği gibi hayvan derisinden ve kürkünden yapılmaktadır. Bir kürk giyen kadının yanına yaklaşıp yaptığının yanlış olduğunu söylesek en kötü ihtimalle çantasını kafamıza vuracaktır. Ama bir deri mont giyinen motosikletçiye yaklaşıp yaptığının yanlış olduğunu söylersek kafamıza çantadan daha kötü şeyler gelebilir.
İkinci açıklama olarak; hayvan kürkünü almakla verdiğimizin zararı, derisini almakla verdiğimiz zararla karşılaştırırsak, kürkün maliyetinin daha fazla olacağını görürüz.
Son cevap ise; deri mont hemen hemen tüm kesimlerde vardır ama kürk belli bir zümreye hitap etmektedir. Ortalama vermek gerekirse her on kişiden yedisinde deri mont varken üçünde kürk vardır. Bu tip eylemleri yapmanın temel amacı çevre genişletmek ve sempatizan toplamaktır. Böyle düşünüldüğünde deri mont giyenlere yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyerek içlerinden beş kişiyi kaybetmek, kürk sahibi olanlardan bir kişiyi kaybetmekten daha maliyetli olacaktır.
Birçoğumuz sığır eti yemekteyiz ama hayvan severler sığırları korumak için bir çalışmaya girmezler. Aynı şekilde deriyi de koruma yoluna giden hayvan sever oldukça azdır. Burada esas olan durum kendilerine sempatizan almak ve yavaş yavaş toplum içerisinde bir çoğunluk oluşturmaya çalışmaktır. Belki bu süreç sonunda deri içinde geniş bir mücadele ortamı yaratılabilir.
Sinik Yetenek, Gizli Maliyet: Özel efektler dünyanın en ünlü koreografını işsiz bırakacak mı?
Kitapta dövüş koreografileri üzerine durulmuştur. Şahsım olarak bu filmleri izlemediğim için kitap örneği üzerinde hareket edeceğim. Örnek şöyledir:
Yuen Wo-ping, 1999’a gelinceye kadar konuyla yakından ilgilenenlerin bile tanımadıkları dövüş koreografıdır. Wo-Ping Matrix ile Kaplan ve Ejderha filmleri için hazırladığı havada dövüş sahnelerinden sonra sektörde fazla rağbet gören koreograflardan biri haline gelmiştir. Öte yandan; Rob Roy, Tehlikeli İlişkiler, Monte Cristo Kontu ve Üç Silahşorlar (1974) gibi filmlerde çalışmış olan, dünyanın en iyi koreografı olarak kabul edilen William Hobbs ancak sınırlı sayıda teklif alabiliyor. Hobbs’un dövüş sahneleri tarihsel gerçekliği yansıtmasıyla koreograflar ve hayranları arasında ün kazanmıştır çünkü Hobbs filmlerinde dönemin dövüş tekniği ile ilgili kitaplarda yer almayan hareketleri kullanmaz.  Öte yandan Wo-Ping, gerçek çarpışma teknikleri ile neredeyse hiç ilgisi olmayan son derece hızlı Wire-Fu sahnelerini bol bol kullanır.
Wo-Ping’in gerçek kavgadan çok video oyunlarına benzeyen dövüş sahneleri tartışma konusu olmuştur. Dövüş sahneleri duygu ve gerçeklikten yoksundur; hikayenin içeriğine neredeyse bir katkısı yoktur ve görsellikle beslenip dikkat çeker. Ancak fantastik dövüş sahneleri seyir ilgisi çekmektedir ve onu piyasa da avantajlı hale getirir. Onun seyir zevki veren sahneleri Hobb’un çalışmalarına gösterilen ilgiyi azaltmıştır.
Bu özel efektler filmlerde oynayan oyuncuların bile zorlanmasına sebep olmaktadır. Filmlerinde dublör ve ekipman kullanmayan Jackie Chan bile bu efektlerden dolayı bir çok sahneyi ipler sayesinde çekmiştir. Bu sahneler insanlara istediklerinde neler yapabileceğini gösterseler bile gerçeklikten çok uzak noktaları da bolca içlerinde barındırırlar. Teknoloji işin içine girdikçe gerçeklik ve kurgu giderek birbirinden kopmaktadır. Wo-Ping’ in koreografları bağlamın sonunda “ Kazanan her şeyi alır.” mantığını içerir.  Bu piyasada kazananların elde ettikleri ödüller çok büyüktür. Bu teknikleri uygulayanlar için Hobb’ un Jackie Chan’ in popülerliğinin azalmasının bir anlamı yoktur. Bu yöntemlerin gelişmesi piyasayı da genişletecektir. Sürekli bir kazanç mevcut değildir ve kişi sayısının artması rekabet ortamını oluşturacaktır. Bu işlerin görülebilmesi için belli eğitimler gerekmektedir, bu sebepler maliyetin artmasına sebep olacaktır.

                                                Son Sözler
Yazarımız bu satırlara kadar geldiysek eğer doğal iktisatçı olma yoluna bir mesafe kat ettiğimizi söylemektedir. Ben bu kitabı okurken soruları iktisatçı arkadaşlarıma sorduğumda hiçbiri akla uygun yanıtlar veremedi. Yazarımız kitabın en başında belirttiği iktisat eğitiminin yeterli olmadığını düşüncesi genel hatları ile bunu anlatıyordu.
Yazarımız kitabı okuyup anlamlandırdığımız taktirde iyi bir iktisatçı olabileceğimizi bize bildiriyor. Sorular genel itibari ile günlük hayattan alınmıştı, cevapları okurken “ Bunun böyle olacağını hiç düşünmemiştim.”  dediğim birçok nokta oldu ve bunlara kendim cevap verememiştim. Bu durum da benim ne denli iktisatçı olduğumu ortaya çıkartıyor herhalde. Her gün gözlemlediğimiz şeyler içerinde belirli ayrıntılara varmaya başladım.
Yazarımız aynı zamanda alışveriş yaparken birçok indirim engeli örneği ile karşılaştığımızı belirtiyor. Örnek vermek gerekirse, bir arkadaşım bana “ Neden bir çok dükkan her yılın ocak ayında yatak çarşafları ile havluları indirimli satışa sunuyor?” diye sorarsa buna cevap verebileceğimi biliyorum. Yazarımız indirim yaparak satıcıların, indirimsizken bu ürünleri almayacak kişilere fazladan ürün satılabilir, şeklinde açıklamıştır. Yazarımız açıklıyor: Elbette satıcı normal fiyatı ödemeye hazır olanların ürünü büyük indirimlerle almasını önlemeye çalışır. Ocak satışlarının alıcıları, bu amaca hizmet eden iki engelle nasıl karşı karşıya bıraktığını açıklayabileceksiniz diyor.
Bu kitapta ben “ Neden?” sorularımın birçoğuna cevap aldım, birçoğu içinde fikir yürütebilir hale geldim. Örneğin; bağımsız müzisyenlerin neden internet üzerinden şarkılarına ulaşılmasına ses çıkartmadığını biliyorum; kahverengi yumurtaların neden beyaz olanlardan daha pahalı olduğunu biliyorum; süt şişelerinin neden meşrubat şişeleri gibi yuvarlak olmadığını biliyorum. Bu kitapla birlikte yine Fayda-Maliyet’ in iktisat dersi içerisinde sınırlanamayacağını gördüm.
“ Masa üzerinde para durmaz.”  doğal iktisatçıya, yatırım danışmanlarının tahminlerine ihtiyatla yaklaşması gerektiğini hatırlattı. Örneğin, yatırım danışmanı bir şirketin hisse senetlerinin ucuza işlem gördüğünü öne sürüyorsa, bu kişi aslında “ Masa üstünde para duruyor.” demektedir. Ne var ki masa üzerinde duran parayı birisi çok geçmeden cebe indirir. Eğer başkaları da hisse senedinin fiyatının olması gerekenden düşük olduğunu biliyorsa, doğal iktisatçı bu insanların neden koşarak hisse senedini alıp fiyatının yükselmesine yol açtıklarını bilmek ister. Acaba yatırım danışmanı içeriden bilgi aldığını mı ima etmektedir? Uyanık doğal iktisatçılar fiyatı düşük hisse senetlerini satın alarak bir gecede servete konmayı vaat edenlerin aslında birer şarlatan olduğunu fark ederler.
En sonunda doğal bir iktisatçı olarak, becerilerimizin piyasada daha iyi kararlar almamıza nasıl yardımcı olabileceğini öğrenmiş olabilirsiniz ancak bunun ötesinde becerilerinizi sürekli geliştirmek size büyük faydalar sağlayacaktır. Gerek inşa edilmiş bir çevrenin, gerekse insan ve hayvan davranışlarının nereyse bütün özellikleri aslında maliyetlerle faydalar arasındaki etkileşimin açık ya da zımni bir sonucudur. Her gün yaşadığımız şeylerde, doğal bir iktisatçının deneyimli gözlemleriyle fark edebileceği zengin dokular ve kalıplar vardır. Bunları keşfetmek ömrümüzün geri kalan kısmında tadını çıkarabileceğimiz entelektüel bir maceradır.
Kaynakça
Frank, R. H. (2010). Doğal İktisat: Neden İktisat Neredeyse Her Şeyi Açıklar. İstanbul: Efil Yayınevi.

Bu Haberi Paylaş

Yorum Yazmayı Unutmayın.